Be Water

Hollywood tarafından geri çevrilen Bruce Lee, Hong Kong’a dönüp dört film tamamlar. Be Water, onun iki dünya arasında verdiği mücadeleyi izlerken kimlik ve temsil meselesini özenle açıyor. Nadir arşiv görüntüleri, samimi röportajlar ve Lee’nin kendi yazılarıyla dokunan anlatı, efsanenin arkasındaki insanı görünür kılıyor. Göçmen olmanın ağırlığı, sistemin duvarları ve şöhretin bedeli sade ama etkileyici bir dille ele alınıyor.

Belgesel, su gibi akışkan bir ritme sahip; hiçbir sahne gereksiz durmuyor, her parça büyük resme hizmet ediyor. Kamera Lee’yi yalnızca bir dövüş ustası olarak değil, düşünen, arayan ve sınırları zorlayan bir sanatçı olarak sunuyor. Irkçılıkla yüzleşen bir yıldızın kırılganlığını ve direncini yan yana getiriyor. Kısacası Be Water, hem bir kariyer portresi hem de kültürel bir ayna; izleyene ilham veren, hüzünle tatlı bir kapanış yapan, özünü bozmadan akıp giden bir film.