Cassiopeia

Soo-Jin, boşandıktan sonra mükemmel bir avukat ve anne olarak yaşamaya çalışıyor. Ancak Soo-Jin, Alzheimer olduğunu öğreniyor. Babası In-Woo, Soo-Jin ve kızıyla birlikte yaşayabilmeleri için ona eşlik etmeye başlıyor, böylece o anıları unutsa bile hayatlarına devam edebilirler.

Alzheimer teşhisi, Soo-Jin'i derinden etkiliyor. Bu hastalığın ilerleyeceğini ve zamanla onunla yaşamak zorunda kalacağını bilmek, onun için büyük bir endişe kaynağı haline geliyor. Ancak, In-Woo'nun desteği tüm zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı oluyor.

In-Woo, kızının ve torununun yanında olmak için her şeyi yapmaya kararlıdır. Onların günlük yaşamlarında yanlarında olmak, onlara her anlamda destek olmak için elinden geleni yapıyor. Soo-Jin, hafızasını kaybettikçe bile hiç yalnız hissetmiyor.

Soo-Jin'in kızı da annesine destek olmaktan geri kalmıyor. Ona sürekli olarak güç veriyor ve birlikte güzel anılar biriktirmenin yollarını buluyorlar. İkisi arasındaki bağ, Alzheimer hastalığının getirdiği zorluklara rağmen güçleniyor.

Bu durumu kabullenmek Soo-Jin için zor olsa da, ailesinin ona olan sevgisi ve desteği her şeyin üstesinden gelmesini sağlıyor. Her anı yaşamayı ve birlikte özel anılar biriktirmeyi öğreniyorlar.

Soo-Jin'in hafıza kaybı ilerledikçe, In-Woo ve kızı yanında olmaktan vazgeçmiyor. Onu sevgiyle kucaklamaya ve unutkanlığın getirdiği zorluklarla baş etmesine yardımcı olmaya devam ediyorlar.

Bu süreçte Soo-Jin'in içindeki güç, her şeye rağmen yaşama tutunmasını sağlıyor. Alzheimer hastalığı onu yavaşça etkilese de, ailesinin desteğiyle hayatını dolu dolu yaşamaya devam ediyor.

Bu hikaye, aile bağlarının ne kadar önemli olduğunu ve sevginin gücünü vurguluyor. Her biri diğerine destek olmak için ellerinden geleni yapıyor ve birlikte her zorluğun üstesinden geliyorlar. Soo-Jin'in unutkanlığına rağmen, ailesiyle olan bağı hiç kopmuyor ve bu da ona güç veriyor.