Dünyanın Sonuna Doğru

1860'lı yıllar, Amerika'nın batı sınırları henüz yabani ve keşfedilmemişken, işte bu dönemde hikayemiz başlar. Fransız-Kanadalı Vivienne Le Coudy ve Danimarkalı göçmen Holger Olsen, umut dolu yüreklerle Nevada'nın Elk Flats kasabasına yerleşirler. Kasaba, tozlu ve sakin bir hayat vadediyor gibi görünse de, Vivienne ve Holger için bu yeni başlangıç hiç de bekledikleri gibi olmayacaktır.

Yeni hayatlarına adapte olmaya çalışırken, Holger, kendi içinde süren bir savaşın da fitilini ateşler; büyüyen İç Savaş. Birlik için savaşmak üzere cepheye gitmeye karar verdiğinde, Vivienne yalnız kalır. Bu cesur kadın, hayatta kalmak ve bağımsızlığını korumak için zorlu bir mücadeleye atılır. Ancak bu mücadele, yolsuz bir belediye başkanının egemen olduğu kasabada hiç de kolay değildir.

Elk Flats, dışarıdan bakıldığında sıradan ve huzurlu bir kasaba gibi görünse de, içinde barındırdığı problemler ve çatışmalar Vivienne'nin kendi iç savaşını başlatır. Film, Vivienne'nin bu topraklarda bir kadın olarak ayakta kalma mücadelesini, çevresindeki insanlarla kurduğu ilişkileri ve içsel dönüşümlerini samimi bir dille anlatıyor. Her köşede bir başka zorluk ve her zorlukta bir başka ders var. Vivienne'nin hikayesi, sadece bir hayatta kalma savaşı değil, aynı zamanda bireysel özgürlüğün ve bağımsızlığın peşinde koşan bir kadının destansı yolculuğudur.