İstiklal kahramanları

1866 yılının kargaşa dolu Meksika’sına uzanan bu film, seyirciyi hem barut kokulu bir isyanın ortasına hem de kalbinde sakladığı romantik satırlara davet ediyor. Hikâye, İmparator Maximilian’ın umutsuzca gücünü korumaya çalıştığı dönemde başlıyor; tahtı sallanırken, bir kontesi güvenli şekilde Vera Cruz’a ulaştırmak için tutulan Amerikalı maceracılar devreye giriyor. Serüvenci grubun her biri farklı bir geçmişe, apayrı bir motivasyona sahip: kimisi para, kimisi şan peşinde, kimisi de sadece bir ideali kovalıyor. Yolculukları boyunca çöl manzaraları birer kartpostal gibi gözümüzün önünden akıp geçerken gerilim, sisli dağ geçitlerinde sessizce büyüyor; beklenmedik ihanetler, pusular ve kurşun sesleri izleyicinin nabzını yüksek tutmayı başarıyor.

Öte yandan senaryo, aksiyonun arasına küçük insani anlar serpiştirerek karakterlerin iç dünyasını da ihmal etmiyor. Kontesin ince ama kararlı duruşu, asker postallarıyla ilerleyen kaba saba rehberlere beklenmedik bir vicdan aynası sunuyor. Finalde kimin ayakta kalacağını bilmek zor; zira bu topraklarda dostluklar da düşmanlıklar kadar çabuk şekil değiştiriyor. Yönetmen, dönemin politik kaosunu fonda ustaca kullanarak izleyiciyi kuru tarih dersine değil, canlı bir gerilimin tam ortasına yerleştiriyor.

Kısacası, sandığınızdan biraz daha romantik, beklediğinizden çok daha haşin bir macera. Pop mısırınızı elinize alın, fakat koltuğa yayılmadan önce kemerlerinizi bağlayın; çünkü bu yolculukta hız limiti yok.