Rebel Moon – Part Two: The Scargiver

İsyan etme yürekleriyle dolup taşanların, Ana Dünya'yı pençesine almış apaçık zalim güçlere karşı koyuş serüveni tam bir savaş hazırlığı içindeyken, aralarında kopmayacak bağlar kurulmaya başlar. Bazıları henüz sıradan insanlar olabilir ama savaşın acımasızlığına karşı kendilerini keskinleştirirken, zaman içerisinde kahramanlaşırlar. İsimleri, yaptıkları her kahramanca eylem, gösterdikleri onurlu direnişle halkın dilinden dillere, dilden kalplere yol alır.

Bu kahramanlar, sadece savaştıkları düşmanları değil, aynı zamanda yaşadıkları zorlukları, acıları, kayıpları ve umutları da yenerek, adeta efsanelere dönüşürler. İnsanların ağızlarından dökülen her sözcük, onların kahramanlıklarını anlatır, onları ölümsüzleştirir. Onları anmak, hatırlamak ve anılarına sahip çıkmak, halkın birer parçası olurlar. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman coşkulu, ama her zaman onurlu ve cesurca yaşadıkları bu hayat, hikayelerine duyulan hayranlık ve saygıyı artırır.

Ve böylece her bir savaşçı, kendi destanını yazar, kendi efsanesini doğurur. Kendi hikayeleri tüm Ana Dünya'ya ilham verir, umut aşılar. Hungur hungur ağlayan çocuklara, hayatta kalmak için çırpınan yetimlere ve korkudan titreyen yaşlılara, kahramanlarının cesaretini, dik duruşunu ve korkusuzluğunu aşılar. Söylenceleri, nesilden nesile aktarılır ve böylece isyanın kıvılcımı hiç sönmeyerek, ana hedeflerine doğru yürümeye devam ederler. Bu kahramanlar ve onların doğurduğu efsaneler, tüm zamanların en büyük direniş hikayesinin temel taşını oluşturur.