Trump’ın Hikayesi

Bu film, seyirciyi 1970’lerin neon ışıklarıyla parıldayan, 80’lerin gösterişiyle kabaran New York’una davet ediyor. Merkezde ise henüz emlak imparatorluğunu kurmaya çalışan, hırslı ve genç Donald Trump var. Hikâye, Trump’ın bir yandan babasından aldığı sermayeyi katlamak için çabalarken diğer yandan da hukuk cambazı Roy Cohn’la kurduğu tartışmalı ortaklığa odaklanıyor.

Senaryo, Trump’ın ilk gökdeleni için yürüttüğü pazarlıklardan Atlantic City kumarhanelerine uzanan rotada, perde arkasındaki ikna oyunlarını, siyasi bağlantıları ve medyayla dansını ayrıntılı biçimde sergiliyor. Yönetmen, dönemin abartılı dekorlarıyla karakterin “daha büyük, daha parlak” takıntısını yansıtmayı başarıyor; aynı zamanda Cohn’un gölgesinde şekillenen etik sınır ihlallerini de ironik bir dille hatırlatıyor.

Kısacası yapım, hem yükseliş masalı sunuyor hem de hırsın nelere mal olabileceğini sorgulayan yarı belgesel tadında bir portre çiziyor. İzlerken sık sık şu soruyu sorabilirsiniz: Başarı mı daha cezbedici, yoksa onu elde etmek için göze alınan riskler mi?