Bir çapkınlığın göz alıcı siması olan adam, bir barda bir kadını etkilemeye çalışır. Ancak bunu basit bir yol ile yapmaz. Çok daha karmaşık ve heyecan verici bir hikaye anlatarak kadını etkilemeye girişir. Casuslar, yerleştirilmiş mikroçipler ve onun peşinde olan tehlikeli bir askeri bilim adamı üzerine dönen bu hikayeyle kadını etkilemeyi dener.
Sinema dünyasında bu tarz hikayeleri sıkça görürüz ancak bu seferki biraz farklı. Adamın çekiciliği, hikayenin derinliği ve onu dinleyen kadının hayran bakışları, izleyiciyi de bu hikayeye çeker ve kendini barın o gürültülü atmosferinde bulur.
Böyle bir senaryonun parçası olmak, bir film izlerken beklediğimizden çok daha fazlasını hissettiriyor. İzlerken nefesinizi tutarak bekleyiş içine giriyorsunuz. Casuslar, mikroçipli ajanlar ve tehlikeli bilim adamlarının dünyasında adeta yaşadığımızı hissediyoruz. Bu hikaye, sadece bir adamın bir kadını etkilemek için uydurduğu bir hikaye olmasına rağmen, izlerken kendimizi onun yerine koyuyoruz. Adeta o hikayenin içindeyiz ve bu, sinemanın büyüsünün tam da burada yattığını gösteriyor.
Loading...